Taabbudi Hüküm


0

Taabud kelimesi boyun eğme, alçak gönüllü olma, itaat etme, tapma, kulluk etme gibi anlamlara gelen “abd” kökünden türemiştir.

Taabudi kelimesi hikmeti bilinmeyen ve tamamıyla Allah’ın emir ve yasağına bakan kurallardır.

Taabbüdî hüküm: Aklın alanına girmeyen, vazediliş gerekçesi (illeti) akılla tam olarak anlaşılamayan, Şârî’in kendisiyle neyi amaçladığı gizli kalmış hükümlerdir.  Yani, Taabbüdi hükümler makul olmakla birlikte teşri gerekçeleri aklın hareket sahası dışında kalan, bir başka ifadeyle ictihatla mahal olmayan hükümlerdir.

Kısacası Allah (cc)’ın emrettiklerinde akıl ile ilerleyememe durumuda diyebiliriz. Örneğin; Akşam namazının farzı neden 3 rekattır? Diye sorulduğunda bunun cevabı yoktur. Allah öyle emretmiştir cevabı verir bu soruda bir hikmet arayamayız. Arasakta bir sonuca ulaşmak mümkün olmayacaktır.

Hükümlerde taabbüdü esas alan yaklaşımın biri ılımlı diğeri aşırı olmak üzere iki çizgisi vardır. Ilımlı çizgiyi benimseyenlere göre, illeti nass ve icmâ ile sabit olanlar hariç, hükümlerde asıl olan taabbüddür. Bu nedenle herhangi bir delile dayanmadan hükümler ta’lil edilemez. Çünkü hükmün gereği illetten değil sigadan anlaşılır.

Bu yaklaşımı benimseyenlerin taabbüdden kastettikleri şey, ana hatlarıyla şudur: Şer’i hitap ve hükümlerin asıl maksadı insanları Allah’a kulluğa onun hükmü ve emri altına girmeye (itaate) alıştırmaktır.

Kula yaraşan, hükümlerdeki maksadı ister tamamen ister kısmen anlasın veya hiç anlamasın Allah’ın emri olduğu için hükmün gereğini yerine getirmektir. Eğer kul, Allah’tan aldığı emri kendi aklına ve idrakine göre anlar, yorumlar ve tatbik ederse bu emirle gözetilen illet ve maksat yani taabbüd anlamı zayi olur.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir