Tevcih


« Back to Glossary Index

1. Belli bir yöne çevirme, yöneltme.
2. (Bakış, nazar vb. ile) Bir kimseye bakma: Ah o gözler bana tevcîh-i nigâh etmeyecek (Hüseyin Sîret).
3. (Söz, lâf vb. ile) Bir kimseye hitap etme: “Tevcîh-i kelâm.” (Hanımlara tevcîh-i hitapla) Ama haniya, yok mu, ricâ ederim (Hüseyin R. Gürpınar).
4. Anlam verme, yorumlama, tefsir etme: “Tevcîh-i vecih: İsâbetli anlam verme, güzel ve iyi yorma.”
5. Rütbe, memûriyet vb. şerefli bir şeyi bir kimseye verme: “Tevcîh-i ulûfe.” “Tevcîh-i zeâmet.” Resmî kayıtlar Süleyman Nazif’e beş defa rütbe ve nişan, bir defa da madalya verildiğini gösteriyor. Bunların tevcîhi şöyle bir kronolojik sıra tâkip etmektedir (Kaya Bilgegil). Pâdişah kendisinden istifâde etmek istediğinden uhdesine Halep vâliliği tevcih olunmuş (Sâmiha Ayverdi).
6. edeb. Bir sözün hem övme hem yerme anlamı verebilecek şekilde kullanılması.
7. asker. Bir topu veya topçu bataryasını istenilen hedefe yöneltme ve bunun için yapılan işlerin bütünü: O zamânın adamları bizden ziyâde muhibb-i insâniyyet imişler ki gülleler ancak kalelerin hedmi için atılırdı. Ordulara top tevcih edilmezdi (Cenap Şahâbeddin).

 

Kaynak : https://lugatim.com

« Sözlüğe geri dön.