Temâyül


« Back to Glossary Index

1. Bir tarafa doğru eğilme, bir tarafa meyletme.
2. Bir tarafa veya kimseye yakınlaşma, ilgi duyma, gönlü akma: Dünyâya demem temâyülüm yok (Abdülhak Hâmit). Kalem sâhipleri arasında cârî olan alafranga temâyüle bir aksülamel teşkil etmek üzre… (Ahmet Hâşim). Onun için de değil dünya siyâsetinde kendi mukadderâtı üstünde dahi sözü geçmez, düşünce ve temâyüllerine kulak asılmazdı (Sâmiha Ayverdi).
ѻ Temâyül etmek:
1. Eğilmek.
2. (Birine veya bir şeye) Yönelmek, meyletmek: Rızâ Tevfik Hoca, edebiyat ve sanat unsurlarının mistik taraflarına temâyül eden bir zihniyet taşırdı (Hâlide E. Adıvar). Derken harbin nihâyetlerine doğru Yunanistan Îtilâf Devletleri’ne temâyül etti (Yahyâ Kemal).
● Temâyülât (ﺗﻤﺎﻳﻼﺕ) i. (Ar. çoğul eki -āt ile) Temâyüller, eğilimler, meyiller: İtalya, mecâlis-i teşrîiyyesinin bütün temâyülâtını kable’t-tezâhür keşfederek hatt-ı hareketini ona tevfik eder (Cenap Şahâbeddin). Talat Hanım cidden bir evlâdın temâyülâtını, arzularını, harekâtını tetkik eder gibi Nerîman’ın bütün hallerine dikkat ede ede… (Hüseyin R. Gürpınar). Ona beni bağlayan, zaman zaman gözlerinde tutuşan aşk temâyülâtı değildi (Hâlide E. Adıvar).

 

Kaynak : https://lugatim.com

« Sözlüğe geri dön.