1. Bir iş veya şeyi bir kimsenin üstüne bırakma, ihâle: Tefvîz edip umûrunu âkıl meşiyyete / Fermân-ı hâliku’l-beşere imtisâl eder (Nâilî). Eyledin erbâb-ı istihkāka tefvîz-i umûr / Matlabın üzre olur cârî mesâlih ba’de-zin (Ziyâ Paşa’dan).
2. Devlet arâzisinin müzâyede ile belirlenen veya takdir edilen bedelinin peşin alınarak satılması.
3. din. Her işini Allah’a bırakma ve O’nun yaptığı her şeyi gönül hoşluğu ile karşılama: Gelir elbette zuhûra ne ise hükm-i kader / Hakk’a tefvîz-i umûr et ne elem çek ne keder (Enderunlu Vâsıf’tan). Nâil-i neyl-i murâd olmaksa maksûdun eğer / Hakk’a tefvîz-i umûr et fâriğ ol tedbîrden (Hersekli Ârif Hikmet’ten).
Kaynak : https://lugatim.com
« Sözlüğe geri dön.