1. Birbirine girme, iç içe girme.
2. Belli zamanlarda ödenmesi gereken aylık ve borç taksîdinin vaktinde ödenmeyip gecikmesi ve sonraki ile bir araya gelmesi: Sultan II. Abdülhamid devrinde devletin içinde bulunduğu mâlî sıkıntı çok defa hizmet sâhiplerine âit maaşların tedâhülüne yol açıyor (Kaya Bilgegil).
3. hukuk. Ayrı ayrı hükmü bulunan olayların bir araya gelmesi.
ѻ Tedâhülde (tedâhüle) kalmak: Aylık ve borç taksîdinin ödenmesi gecikip daha sonrakilerle ödenecek duruma girmek, ödenmeden birikmek, gecikmek: Sekiz aydan beri aylıkların tedâhülde kalması ile… (Ziyâ Paşa). Defterdarı yâhut muhâsebeden birini çağır, tahkik eyle; eğer istihkākı varsa verilmesini emret. Hem hangi memurun maaşı tedâhülde kalıyor? (Fâik Reşat).
● Tedâhülât (ﺗﺪﺍﺧﻼﺕ) i. (Ar. çoğul eki -āt ile) Tedâhüller.
Kaynak : https://lugatim.com
« Sözlüğe geri dön.