Vücut verme, cisim durumuna getirme: En muzlim cihetlerini, en müşkül mahallerini nazar-gâh-ı hüner-verânesinde tecsim etmekle uğraşıyordu (Sâmipaşazâde Sezâî). Alnımı kırıştırmadan ayaklarımı yorgandan çıkararak hareketsiz, mâvi bir denizi, yeşil bir ovayı tecsîme çalışarak bir şey düşünmeye uğraştım (Fahri Celâl). Kaç zamandır nazar-ı tahassürü önünde tecsim için gece gündüz hep ona hasr-ı tahayyülât eylediği işte o vücûd-ı nâzik karşısına çıkmıştı (Hüseyin R. Gürpınar).
Kaynak : https://lugatim.com
« Sözlüğe geri dön.