1. Bir kimseye veya bir şeye karşı aşırı taraftarlık gösterme, aşırı derecede tutma: Cehâletin hissî taassupla feverânına meydan vermemek vazîfem iktizâsıdır (Yusuf Z. Ortaç). Talat Bey’in mâcerâsından sonra bütün âilede garip bir boşanma taassubu başlamıştı (Ahmet H. Tanpınar).
2. Bir din ve inanışa, bir fikre aşırı derecede bağlı olup onun dışındakileri düşman gibi görme: Onların edyân-ı sâire erbâbının kâffesini müebbet cehennem ateşlerine namzet gören müfrit taassubu… (Hâlit Z. Uşaklıgil).
● Taassup-kâr (ﺗﻌﺼّﺒﻜﺎﺭ) birl. sıf. (Fars. -kār ekiyle) Taassup gösteren, aşırı mutaassıp.
Kaynak : https://lugatim.com
« Sözlüğe geri dön.