1. tasavvuf. Az yiyip içme, az uyuma, çok ibâdet etme, nefsin arzuladığı şeylerin aksini yapma, dünya lezzetlerinden sakınmak sûretiyle nefsi terbiye etme, ahlâkı güzelleştirme: Hayâl-beste-i la’liyle olmakta kāni / Murâdı sâlik-i aşkın meğer riyâzet imiş (Fıtnat Hanım). Hocası Ak Şeyh’ten halvet ve riyâzet istedi (Sâmiha Ayverdi). Riyâzet sâlikin canının istediği şeyi yapmaması, nefsi ile zıtlaşması, nefsin arzuladığı şeyi yapmaması, arzu etmediği şeyi yapması, kısaca nefs ile cenk etmesidir (Süleyman Uludağ).
2. teşmil. Perhiz: Karargâhta âdeta bir manastır hayâtının riyâzeti içinde yaşıyorduk (Hâlide E. Adıvar).
Kaynak : https://lugatim.com
« Sözlüğe geri dön.