Müsemma


« Back to Glossary Index

1. İsimlendirilmiş, belli bir isimle anılmış: Cemî-i esmânın yollarını câmi olan sırât-ı müstakim, Allah ismiyle müsemmâ olan zât-ı ulûhiyyete mahsustur (Ahmet A. Konuk). Sâhib-i imtiyaz Hüseyin Bahâ Efendi kendi isminden ziyâde sıfatının unvânıyle müsemmâdır (Hâlit Z. Uşaklıgil).♦ i.
2. Bir isimle isimlendirilen şey veya kimse: Dediler te’sîr eder esmâ müsemmâda velî / Ey Sürûrî görmedim âlemde handân olduğun (Sürûrî’den). Ayan görürdü bakanlar muâmelâtında / Vifâk-ı tâmmını ism ile müsemmânın (Recâîzâde M. Ekrem).
3. tasavvuf. Zâtına mahsus ilâhî isimlerle adlandırılmış olan Allah: Âdeme eşyâda esmâ görünür / Cümle esmâda müsemmâ görünür (Niyâzî-i Mısrî). Sûfiyâ esmâda kalma gel müsemmâ dersin al / Bil müsemmâdır gözüm ta’lîm-i esmâdan garaz (Abdülahad Nûrî’den).
4. sıf. (Zaman, değer vb. için) Belirlenmiş, tâyin edilmiş: Semen-i müsemmâ, tarafeynin bi’t-terâzî tesmiye ve tâyin ettikleri semendir (Cevdet Paşa).
ѻ Müsemmâ bi’n-nakiz: İsmiyle hal ve davranışları birbirine uymayan, ismine lâyık olmayan.

 

Kaynak : https://lugatim.com

« Sözlüğe geri dön.