1. Sâdece bir ilim ve sanat dalına mahsus olan kelime, terim: Askerî ıstılâhlardan tamâmıyle ârî bir lisanla Birinci İnönü Meydan Muhârebesi’ni naklediyordu (Yahyâ Kemal). Pozitif ve negatif tâbirlerinin ıstılâh mânâsını bilmemekte… (Refik H. Karay).
2. Herkesin bildiği anlamı dışında belli bir meslekten olanların belirli bir mânâda kullandıkları kelime: Tahsildar, “Hiç olmazsa vergiyi aynen verin” dedi. İhtiyar bu ıstılâhı biliyor olmalıydı ki, “Eee, köylü bu kış neylesin? Ahmetli’den Kara Yusuf dağa çıkmış, dört gün evvel haber göndermiş, seksen kile arpa istetti”… (Fahri Celâl).
3. Deyim, tâbir: Saat beşte Ahmet Bey o zamânın ıstılâhınca “kalk git kahvesi”ni ısmarladı (Ahmed Midhat Efendi).
ѻ Istılâh paralamak: Bilgiç görünmek için konuşurken bir ilim veya sanata âit terimler yâhut herkesçe bilinmeyen garip kelimeler kullanmak, tumturaklı söz söylemek: Istılâh paralamak merâkında olanlardan biri bir mecliste “asel” denildiğini işitip, “Asel nedir?” diye sormuş, “Baldır” demişler. Bir gün hayli yol yürüyerek yorulması üzerine ellerini baldırına götürerek ovuşturur dururmuş. “Ne oldun?” demişler, “Asellerim ağrıyor” demiş (Fâik Reşat).
● Istılâhî (ﺍﺻﻄﻼﺣﻰ) sıf. (nispet eki -і ile) Istılâha âit, ıstılâhla ilgili: “Istılâhî mânâ.”
● Istılâhiyye (ﺍﺻﻄﻼﺣﻴّﻪ) sıf. Istılâhî kelimesinin tamlamalarda ortaya çıkan aynı mânâdaki müennes şekli.
● Istılâh-perdaz (-perver) ( ﺍﺻﻄﻼﺡ ﭘﺮﻭﺭ– ﺍﺻﻄﻼﺡ ﭘﺮﺩﺍﺯ) birl. sıf. ve i. (Fars. perdāz “düzenleyen”, perver “besleyen” ile) Istılâh paralayan, ıstılâhlı konuşmaya meraklı (kimse).
Kaynak : https://lugatim.com
« Sözlüğe geri dön.