1. Gelişme, açılma: Ulvî bir inkişâf ile etrâfa ra’şeler / Endîşeler nisâr ediyor (Tevfik Fikret). Harâret arayan bir yonca inkişâfiyle açılıveriyor (Hâlit Z. Uşaklıgil). Bir buçuk asırlık iktisâdî inkişâfın sâyesinde câmi, türbe, medrese, hastahâne, imâret, han, kervansaray yüzlerce eser yapılır (Ahmet H. Tanpınar).
2. Meydana çıkma, zâhir ve âşikâr olma: “İnkişâf-ı hakāyık.” Sıfât u zât yekdîğerden olmaz bir zaman münfek / Ziyânın inkişâfı şemsten şemsin ziyâdandır (Nevres-i Kadîm’den).
3. tasavvuf. Mânevî bir hal veya sırrın tecellî etmesi, görünmesi.
ѻ İnkişaf etmek (eylemek):
1. Gelişmek: Biri diğerinin zararına olarak pek fazla inkişaf ediyor (Reşat N. Güntekin’den).
2. Meydana çıkmak, âşikâr olmak: Göklerde inkişaf ediyor fıtratın senin (Enis B. Koryürek). Yeşil Câmi’in çini hazînesi, işte bu ameliyeden sonra hayran gözlerimize inkişaf etmiştir (Ahmet Hâşim).
● İnkişâfat (ﺍﻧﻜﺸﺎﻓﺎﺕ) i. (Ar. çoğul eki -āt ile) İnkişaflar, gelişmeler.
Kaynak : https://lugatim.com
« Sözlüğe geri dön.