1. Bir tartışmada kuvvetli delil ve fikirlerle karşısındakini cevap veremez duruma getirme, susturma, susmaya mecbur etme: Çok âkıli ilzâm ede mecnûn-ı mahabbet (Şeyhülislâm Yahyâ). Londra, gerek isticvâbında gerek muhâkemede akılları durduracak bir soğukkanlılıkla kendini müdâfaa etmiş ve en kudretli hâkimleri ilzam edecek, jüri heyetini tereddüde düşürecek cevaplar vermişti (Refî C. Ulunay). Bu gençler ne güzel konuşuyorlar. Ne tatlı telmihler, ne ince nükteler, ne yumuşak cinaslarla birbirlerini ilzam imkânını arıyorlar (Refî C. Ulunay).
2. Devlet gelirlerinden birini kirâya verme.
Kaynak : https://lugatim.com
« Sözlüğe geri dön.