1. Kısaltma, özetleme, ihtisar etme: Deminden beri geçen muhâverâtın ehemmiyetini, ciddiyetini (…) o ân-ı kasir içinde icmâle uğraşıyor (Hüseyin R. Gürpınar).
2. Bir şeyin ayrıntıya girişmeden ana hatları ile söylenen şekli, hulâsa, öz, özet: … çok defa icmal şeklinde de olsa gafletle atlandı sanılmasın diye kitabına almıştır (Orhan Ş. Gökyay).
3. Uzun bir hesaptan çıkarılan hulâsa, hesapları toplu bir halde ve kısaltarak gösteren defter veya cetvel.
4. mat. Toplama, cem’.
5. Eskiden gazetelerde siyâsî hayâtın o günkü durumunu özetleyen başmakāle: Ali Şekip bir tarafta icmâl-i ahval yazarken… (Hâlit Z. Uşaklıgil).
● İcmâlen (ﺍﺟﻤﺎﻻً) zf. (icmāl’in tenvinli şekli) Kısaca, kısaltarak, özetleyerek.
● İcmâlî (ﺍﺟﻤﺎﻟﻰ) sıf. (nispet eki -і ile) Kısa ve ayrıntısız.
ѻ İcmâlî îman: Hz. Muhammed’in tebliğ ettiği şeylerin hepsine toptan inanma, ne bildirmişse hepsinin hak olduğunu kabul etme. Karşıtı: Tafsîlî îman.
Kaynak : https://lugatim.com
« Sözlüğe geri dön.