1. Yanlış, hatâ, sehiv: Senin mihr ü vefâ gösterdiğin ağyâra çok gördüm / Galattır kim seni bî-mihr okurlar bî-vefâ derler (Fuzûlî). Özümde hiç galat yoktur billâhi (Pir Sultan Abdal). Bâzı kimseler, bu kapı Estergon’daki Kızılelma kilisesinden gelmiştir derler, ammâ galattır (Evliyâ Çelebi’den).
2. i. ve sıf. Özellikle Arapça ve Farsça’dan Türkçe’ye geçip şekil ve anlam değişikliğine uğrayarak kullanıldığından eski sözlüklerde yanlış kabul edilen kelime.
3. sıf. Hatâlı, kusurlu, yanlış: “Galat görüş.” Beni dâima galat hislere, fenâ zanlara mağlûp olarak inciten… (Aka Gündüz). Tabiî çoğu defa bu tahminlerim esassızdır, vehimdir, galat bir hisse kapılmaktır, muhâkemesizliktir (Refik H. Karay).
Kaynak: https://lugatim.com
« Sözlüğe geri dön.