1. Alâmet, belirti, işâret.
2. Aslında olmayıp bir şeye sonradan eklenen nitelik, ârız olan durum.
3. fels. Kendi kendine var olmayıp görünmesi için bir asla, bir cevhere muhtaç olan şey: “Renkler arazdır.” Bir arazdır cevher-i fıtratta kim hükm-i vücûd / Sûreti ma’nâda hem mevcûd hem nâbûd olan (Nâmık Kemal’den).
4. hukuk. Nakit para, hayvan, tartı ile alınıp satılan şeyler dışında kalan mal mülk, kumaş ve eşya.
5. tasavvuf. Maddî âleme âit şeyler, mal mülk, dünyâlık.
● Arazî (ﻋﺮﺿﻰ) sıf. (nispet eki -і ile) Esasta bulunmayan, sonradan meydana gelen, giderilmesi mümkün olan (nitelik): “Zâfiyeti yaratılıştan değil arazîdir.”
Kaynak: https://lugatim.com
« Sözlüğe geri dön.