1. Îman, îtikat: Durmadan şehâdet getiriyor ve akîdesini kendisine isnat edilen şeyden tenzih ediyordu (Kâtip Çelebi’den Seç.).
2. Kuvvetle benimsenen görüş tarzı, inanç: Hülâsa beşeriyetin çeşit çeşit akîde ve fikirlerini anlamaya çalışır (Refik H. Karay). Paşa, Fransızlar’a sevgisini içtimâî bir akîde seviyesine çıkarmak için nâfile yoruluyor, Fransa’nın bizim kültürümüz üstündeki tesirlerine dâir alelâde Tanzîmat fikirlerini sıralıyordu (Peyâmi Safâ).
3. Mezhep şeklini almış inanç ve düşünce sistemi: Anadolu’da Alevî akîdelerle berâber Hayderîlik, Kalenderîlik gibi Melâmî tarîkatları çoğalır (Ahmet H. Tanpınar).
ѻ Akîdesi bozuk: Herkesin inandığına ve kabul ettiğine karşı olan, îmânı zayıf, zayıf inançlı. Akîdeyi bozmak: Îmânındaki sağlamlığı kaybetmek, îmanı ile bağdaşmayacak hareketler yapmak.
Kaynak: https://lugatim.com
« Sözlüğe geri dön.