600 yıl dünya’ya hükmetmiş bir imparatorluğun durdurulması üzerinden sadece yüz yıl geçti.
Tarihe ismini yazdıran, gurur duyduğumuz nice kahramanların bazılarını anıyor ve maalesef andıklarımızdan çok daha fazlasını ya unutuyor ya da hiç tanımamış oluyoruz. Bu yazımda da tam 55 yıl unutulan, bir gazetecimizin tesadüf eseri tanışmasa asla bilmeyeceğimiz bir kahramandan bahsedeceğim. Iğdırlı Onbaşı Hasan.
Osmanlı’nın Cihan Harbi’nde saldırılmış olduğu İngilizlere Kanal Cephesi’nde mağlup olduktan sonra bir bir başlayan toprak kayıpları düşmanı Kudüs’e kadar dayandırmış. Beraberinde ise maalesef Kudüs’ün işgali gerçekleşmiş. Iğdırlı Onbaşı Hasan’ın hikayesi ise işte buradan sonra başlıyor.
Öncesinde bu hikayeyi Türkiye’den İsrail’e resmi ziyarette bulunan gezetecilerden İlhan Bardakçı kaleme alıyor ve bir kahramanımızı da bu vesile ile tanımış oluyoruz. Aslında bir değil tam 53 kahraman’dan bahsedebiliridik. Fakat gazetecinin orada bulunduğu esnada hayatta kalabilen tek kişi Iğdırlı Onbaşı Hasan‘dır. Tabi biz isimlerini bilmesekte Onbaşı Hasan nezlinde hepsini yad ediyor, gösterdikleri mücadele ve sabır için kendilerine minnet duyuyor dualarımızı ediyoruz.
1917 yılında İngilizlerin Kudüs’ü işgal etmesinin ardından ordunun terhis haberi Kudüs’e ulaşır. Ve 53 neferin komutanı Yüzbaşı Mustafa “Aslanlarım, devletimiz müşkül vaziyettedir. Şanlı ordumuzu terhis ediyorlar, beni İstanbul’a çağırıyorlar. Gitmem gerek, gitmezsem mütareke emrini çiğnemiş, emre itaatsizlik etmiş olurum. İçinizden isteyen memleketine avdet edebilir, ama beni dinlerseniz sizden tek isteğim var: Kudüs bize Sultan Selim Han Hazretleri’nin yadigârıdır. Siz burada nöbeti sürdürün. Sonra halk ‘Osmanlı da gitti, bundan sonra bizim halimiz nice olur!’ demesin. Fahri Kâinat Efendimiz’in ilk kıblesini Osmanlı da terk ederse gâvura bayramdır. Siz, İslam’ın şerefini, Osmanlı’nın şanını ayaklar altına aldırmayın.” diyerek 53 askerin orada kalmasını ve yağmayı önlemek için mücadele göstermelerini istedi.
Iğdırlı Onbaşı Hasan bu 53 neferden hayatta kalıp, Kudüs’te 55 yıldır nöbeti terk etmeyen tek kahramandı. 1982 yılında vefat edene kadar, her gün yamalı üniformasıyla Mescid-i Aksa’ya gelir ve Osmanlı’nın şanını yaşatmaya çalışırdı. İlhan Bardakçı 1972 yılında Kudüs’e gittiğinde, Mescid-i Aksa‘nın merdivenlerinde dikilen yaşlı bir adamla karşılaştı. Onun kim olduğunu merak edip yanına yaklaştığında, kendisini şöyle tanıttı: “Ben, Osmanlı Ordusu, Yirminci Kolordu, Otuz Altıncı Tabur, Sekizinci Bölük, On Birinci Ağır Makineli Tüfek Takımı Komutanı Onbaşı Hasan’ım. Ben Iğdırlı Onbaşı Hasan’ım.” diyerek tekmilini verdikten sonra Bardakçı’nın anlatımına göre kendisine bir emaneti yerine getirmesini rica eder ve şöyle der :
“Anadolu’ya vardığında yolun Tokat sancağına düşerse Mescid-i Aksa’ya beni nöbetçi bırakıp burayı bana emanet eden kolağam Mustafa Kumandanımın yanına git. Ellerinden benim için öp ve de ki: ‘Kudüs’ü bekleyen 11. Makineli Takım Komutanı Iğdırlı Onbaşı Hasan o günden bu yana bıraktığın yerde nöbetinin başındadır. Nöbetini terk etmedi, tekmili tamamdır hayır dualarınızı beklemektedir kumandanım. de.” ‘
Iğdırlı Onbaşı Hasan, Osmanlı’nın Kudüs’teki son şeref abidesiydi. Şehri terk etmeyerek, Sultan Selim Han’ın yadigarını korumaya çalıştı. “Fahri Kâinat Efendimiz’in ilk kıblesini, Osmanlı da terk ederse gâvura bayramdır.” diyerek, nöbetini asla bırakmadı. Onun sadakati ve bağlılığı, tarihe altın harflerle yazılmalıdır. İsimleri yaşatılmalıdır. Bu bağlamda İHH tarafından Gazze’de yapılan bir camiiye Kudüs’deki son Osmanlı askeri olan Iğdırlı Onbaşı Hasan’ın adı verilmiş en azından adı yaşatılmıştır.